Arnavutköy ve Kalkınma

50 Yıl öncesinin en modern yollarından biri olan Eski Edirne Asfaltı'ydı. Bu yol Arnavutköy'den geçiyordu. 2008 yılında artık Arnavutköy'e 3 geliş 3 gidişli çağdaş standartlarda yollara giriliyor. Bundan 3-5 yıl öncesine kadar trafik kazalarında ölen insanlarımızı hatırladıkça geçen iktidardan hayıflanıyorum.
Bu yeni ilçemizde daha nice güzellikler kazandırmak en güzel vatanseverlik değilmidir? Hadımköy'ümüzün sanayi bölgesi İstanbul'un en büyük lojistik merkezi olarak hedeflenmesi, birçok ülkeyi barındıracak kapasiteyi yatırımcı ve üretici insanımıza sunuyor. Uluslararası yollara bağlantı sağlayacak arterler süratle bitirilmeye çalışılıyor. Toki'nin gerek Hadımköy'de gerekse Taşoluk'ta yaptığı modern siteler insanımıza daha sağlıklı bir hayat vaadediyor.
Alt yapı çalışmaları son sürat... Taşoluk bölgemiz bu hizmetleri en yoğun bir şekilde bölgesine kazandırırken, Hadımköy'de de çok büyük yatırımlar var. Şehirleşme açısından çok büyük mesafe almışlar. Karaköy'deki liman yakın bir gelecekte Yeniköy'de yerini alacak. Limanın bağlantı yollarını, bölge ticaretine sağlayacağı hareketi düşünün. Karaburun sahili altın gibi değer kazanacak.
Durusu zaten İstanbul'un kalbi. Dünyanın en modern spor ve dinlenme tesislerine aday bir bölge. Haraççı yiğit bir başkaldırıyla iş adamlarına "gelin gelin imkanlar size açık" diyor. Bolluca yakın zamanın Göktürk'ü olmaya aday. Köylerimiz büyük bir değişim içinde. Hayvancılık azalıyor, tarım da öyle. Gençler yeni arayışlarda... Arnavutköy'de de bazı çalışmalar var ama daha da yoğun olması bekleniyor. Çevrede hareket var ama merkezde daha çok olmalı.
Artık ilçemiz alan itibariyle İstanbul'un en büyüğü oldu. Büyükşehir Belediyesi'nin de en büyük yatırımlarına aday bir yer demektir bu olay. Burada bu hizmetlerden bu yöreyi istifade ettirebilecek yöneticileri Allah bize nasip etsin...
Bir yörenin gelişmesi plana, programa bağlıdır. Bundan da önemlisi teşebbüs ehli insanların bu bölgeye gelmesi. Geldiklerinde de onları memnun edebilecek bir belediye ve mevzuat isterler. Bu olmayınca ne kalkınma olur nede gelişme...
Bu olayı imarların kapanmasında hepimiz yaşıyoruz. Olmuyor işte! Doğu Türkistan'lı bir kızla bir nedenle tanıştım. Bu kız ülkemizde tıp eğitimi görüyor. Aynı zamanda Türkçe, Çince, İngilizce, Fransızca ve daha birçok yöresel dil biliyor. Aynı zamanda ticareti, sanayiyi, turizmi, iş hayatını bilen bir kız. Çinli firmalarının bazılarının Türkiye temsilcisi. Onun eliyle bir Çinli firma sahibi ile tanıştım. O firma ile teknoloji ve ekipmanını ülkemize getirip yararlı bir yatırım ve üretim yapmayı planlamıştık. Bana bu çalışmaların resmi prosedürlerini yürütmek ve 100 dönümlük bir alanı o iş için hazırlamak düşüyordu. Çinli firma ülkemize yatırımdan vazgeçti. Bu kızcağıza sordum; "Niye böyle oldu?" O da; "Abi bu Kuzey Irak çıkartması ardından iktidarda olan partiye açılan kapatma davası firma sahiplerini ürküttü." dedi. Daha önce bu firmanın Rusya'da 11 tane aynı tesisten kurduğunu söylemişlerdi. "Kızım bu ülke Rusya'dan daha mı kötü durumda ki çalışmayı rafa kaldırdınız?" deyince; "Ah hasan abi Rusya'da bir mafya var, bir kere verirsin biter, burada herkes istiyor, kimi doyuracaksın" dedi.
İşte kardeşlerim istikrarı bozduranlar... İnsanlarımızı işsiz, fakir, çaresiz bırakanlar. Kimin umurunda...
Burma'da bir felaket oldu, bütün dünya oraya yardıma gitmek istedi. Oranın kralı olmaz diyor, yüzbinlerce insan öldü, O krala ne oldu? Hiç... Krallığa devam. Bu işler demokrasilerin olmadığı bütün ülkelerde aynıdır. Millet ölsün, onlar için bakacakları boğaz azalır.
Rahmetli Recep Yazıcıoğlu; Ömrünün sonuna doğru "Bu güzel ülkede demokrasinin bütün kurum ve kuruluşlarıyla işlediğini görmeden ölüp gideceğim. Ona yanyorum." demişti...

Hasan ŞATIROĞLU
20.05.2008
Arnavutköy